Mimlendin: Ekonomide Algı, Etiket ve Değerin Görünmez El Yazısı Ekonomi, yalnızca paranın ya da piyasaların değil; insan davranışlarının, algıların ve beklentilerin bilimidir. Her karar, sınırlı kaynaklarla yapılan bir tercih; her tercih, fırsat maliyetinin somutlaşmış hâlidir. Bir ekonomist olarak çoğu zaman şunu gözlemlerim: piyasalar, sadece sayılarla değil, algılarla da şekillenir. Bu bağlamda, sosyal medyada sıklıkla duyduğumuz “mimlendin” ifadesi, yalnızca dijital bir uyarı değil, modern ekonominin etiketsel işleyişini yansıtan güçlü bir metafordur. “Mimlendin” kelimesi, birinin dikkatini çekmek, bir konunun ya da kişinin altını çizmek anlamına gelir. Ancak ekonomik açıdan bakıldığında bu, piyasadaki “işaretleme” (signaling) sürecinin bir yansımasıdır. Tıpkı bir markanın tüketiciye güven…
Yorum BırakYazar: admin
Hakiki Gül Suyu Hangisi? Tarihsel Bir Yolculuk ve Günümüzle Bağlantılar Bir Tarihçinin Samimi Girişi Tarihe baktığımızda, her şeyin bir zamanı, bir evrimi vardır. İnsanlar, geçmişin izlerinden beslenerek bugünü inşa ederler. Bizim yaşamımızda yer alan birçok geleneksel ürün, asırlardır kullanılmakta olup, hala taze ve etkili bir şekilde hayatımıza dokunuyor. Bugün, belki de çoğumuzun mutfağında ya da güzellik bakım rutinlerinde yer alan gül suyu, işte tam da böyle bir üründür. Ancak gül suyu denildiğinde, aklımıza gelenin her zaman “hakiki” olup olmadığını sorgulamak gerekir. Hakiki gül suyu nedir? Hangi gül suyu hakikidir? Bu yazıda, hem geçmişin izlerini takip edecek hem de bugünkü gerçeklerle…
Yorum BırakKaltakçı Ne Demek? | Dilin şiddetine karşı cesur bir itiraz Kusura bakmayın; “kaltakçı” sözcüğünü gündelik mizahın masum bir parçası gibi yutturmaya çalışanlara katılmıyorum. Bu kelime, başkalarını—çoğunlukla kadınları—damgalamak için üretilmiş ağır bir araçtır ve onu kullanan kişi, yani “kaltakçı”, dilin gücünü etik dışı bir kontrol mekanizmasına dönüştürür. Bugün bu kavramın içini boşaltan romantizmi değil, içindeki iktidarı ve şiddeti konuşmak zorundayız. Kaltakçı kimdir? Etiketin arkasındaki fail “Kaltakçı”, birini “kaltak” gibi cinsiyetçi ve aşağılayıcı bir ifadeyle yaftalayan, böylece sosyal hiyerarşide kendine konfor alanı açan kişidir. Bu kişi, çoğu zaman kendi kırılganlığını saklamak için başkalarını utandırmayı seçer; dedikodu ekonomisini besler, linç kültürünü meşrulaştırır. Kısacası…
Yorum BırakGöz Damar Tıkanıklığı Nasıl Anlaşılır? Toplumsal Görme Biçimleri Üzerine Sosyolojik Bir Okuma Bir araştırmacı olarak her zaman şunu merak etmişimdir: İnsan yalnızca dünyayı gözleriyle mi görür, yoksa toplumun ona öğrettiği şekilde mi bakar? “Göz damar tıkanıklığı” gibi tıbbi bir terim, ilk bakışta tamamen biyolojik bir meseleyi çağrıştırır. Ancak sosyolojik olarak bakıldığında, bu tür rahatsızlıklar yalnızca bedensel değil, aynı zamanda toplumsal bir görme biçiminin de sonucudur. Çünkü her toplum, bireylerine sadece nasıl davranacaklarını değil, aynı zamanda nasıl göreceklerini de öğretir. Göz Damar Tıkanıklığı: Bedenin Sessiz Alarmı Tıbben göz damar tıkanıklığı, retina damarlarının kan akışının engellenmesiyle oluşan ciddi bir durumdur. Kişi, aniden…
Yorum BırakHicri Yılın Başlangıcı Ne Zaman? — Takvimden Öte, Bir Dönüşümün Hikâyesi Zaman, sadece takvimlerde ilerlemez; toplumların, inançların ve kimliklerin içinde dönüşür. Hicri yılın başlangıcını konuşurken, aslında bir göçün, bir yeniden doğuşun hikâyesini konuşuyoruz. Bu yazıyı kaleme alırken aklımda tek bir düşünce var: Zamanı ölçmekle kalmamalı, o zamanın içinde kimleri dışarıda bıraktığımızı da sorgulamalıyız. Hicri Yılın Başlangıcı: Bir Göçün Hatırası Hicri yıl, 622 yılında Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar. Yani Hicri takvimin ilk günü, sadece bir tarih değil; adalet, inanç ve dayanışmanın sembolüdür. Bu göç, zorunluluktan doğan bir direnişin hikâyesidir. Ancak bugün bu hikâyeyi yeniden düşünürken, soruyu biraz genişletelim: “Bu…
Yorum BırakGelenek ve Görenek Nedir Uzunca? Tarihin İzinde Kültürel Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak geçmişe baktığımda, toplumların en kalıcı mirasının taş binalar ya da yazılı belgeler değil, gelenek ve görenekler olduğunu görürüm. Çünkü onlar, bir milletin ruhunu taşır; bir halkın nasıl düşündüğünü, nasıl yaşadığını ve neye inandığını gösterir. Gelenek, geçmişin bugüne uzanan eli gibidir; görenek ise o elin tuttuğu günlük davranışların yansımasıdır. Peki, bu iki kavram neyi ifade eder? Ve neden hâlâ modern dünyanın içinde bu kadar güçlü bir şekilde yaşamaya devam eder? Gelenek Nedir? Tarihsel Belleğin Taşıyıcısı Gelenek, bir toplumun kuşaktan kuşağa aktardığı bilgi, inanç, davranış ve değerler bütünüdür. TDK’ya…
Yorum BırakBir Kimseye Çok Saygı ve Sevgi Göstermek Ne Demek? Ekonomik Davranışlar Üzerinden Bir Analiz Bir ekonomist için hayat, sınırlı kaynaklarla sonsuz ihtiyaçları dengeleme sanatıdır. İnsan ilişkileri de bundan farklı değildir. Her gün zamanımızı, ilgimizi, sevgimizi ve saygımızı —yani manevi sermayemizi— dağıtırız. Ancak tıpkı ekonomik kaynaklar gibi, bu duygusal kaynaklar da sınırlıdır. Bu yüzden “bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek” yalnızca duygusal bir eylem değil, aynı zamanda bir ekonomik tercihtir. Çünkü her gösterilen saygı, her duyulan sevgi, başka bir yere harcanabilecek bir kaynağın yeniden tahsisidir. Duygusal Ekonomi: Saygı ve Sevgi Birer Kaynak mı? Ekonomide her kaynak, kıtlık ilkesine tabidir. Yani,…
Yorum Bırak[](https://denizli.ktb.gov.tr/TR-212075/denizli-horozu.html?utm_source=chatgpt.com) Hangi İlin Horozu Meşhur? Türkiye’de birçok il, kendine özgü kültürel ve doğal zenginlikleriyle tanınır. Ancak bazı iller, belirli bir hayvan türüyle özdeşleşerek bu hayvanı simge haline getirmiştir. Bu illerden biri de Ege Bölgesi’nde yer alan Denizli’dir. Denizli, meşhur horozuyla tanınır ve bu horoz, ilin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Denizli Horozu: Tarihçesi ve Özellikleri Denizli horozu, uzun ve ahenkli ötüşleriyle ünlü yerli bir tavuk ırkıdır. Bu horoz türü, Denizli iline özgü olup, yöre halkının uzun ötüşlü horozlara gösterdiği özen sonucu kendiliğinden oluşmuştur. Bazı kaynaklarda, Osmanlı döneminde Arnavutluk’tan İstanbul’a getirilen uzun ötüşlü Berat horozlarının Denizli’ye getirilmesi ve burada yerli…
8 YorumGrunge Giyim Tarzı Ne Demek? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimelerin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Üzerine Edebiyat, her zaman sıradan kelimelerden daha fazlasını anlatan bir araç olmuştur. Her kelime, bir evreni içinde barındırır; her cümle, bir dönemi, bir düşünceyi, bir duyguyu taşır. Kelimeler yalnızca birer işaret değil, zamanla şekillenen, anlamını yeniden bulan imgeler, semboller ve çağrışımlar yaratır. Bu nedenle, bir kelimenin ya da bir terimin nasıl anlaşıldığı, yalnızca dilsel bir mesele değil, kültürel, toplumsal ve bireysel bağlamların da bir yansımasıdır. Tıpkı edebiyatın kelimelerle dünyalar inşa etmesi gibi, modanın, özellikle grunge giyim tarzının, insanları toplumsal ve bireysel düzeyde yeniden şekillendirmesi de…
8 YorumUcuz Hamaset Ne Demek? Bir Hikâyenin İçinde Gerçeği Aramak Bugün sana bir hikâye anlatmak istiyorum. Öyle sıradan bir hikâye değil… Belki senin, benim, hepimizin içinde geçtiği bir hikâye bu. Çünkü “ucuz hamaset” dediğimiz şey, aslında bazen sokakta, işte, hatta sofrada yankılanan o tanıdık cümlelerin arasında gizlidir. Şimdi gel, birlikte bir akşamüstüne gidelim; bir kahve kokusu, bir tartışma ve iki insanın dünyaya farklı yerlerden baktığı o ana… Bir Kafede Başlayan Sohbet Elif ve Mert, üniversiteden eski arkadaşlardı. Yıllar sonra, kalabalık bir şehirde bir kafede buluşmuşlardı. Yağmur cama vuruyor, şehir ışıkları bulanık bir tablo gibi parlıyordu. Elif yumuşak bir gülümsemeyle sordu: —…
Yorum Bırak